Din ve ahlak arasındaki ilişki, Platon'dan yani felsefe tarihinin neredeyse en başından itibaren en büyük zihinlerin üzerine düşündüğü, yazdığı ve tartıştığı bir mesele olmuştur. Din-ahlak ilişkisinin çok yönlü ve birden fazla düzeye/katmana sahip olması hasebiyle, tarih boyunca bu ilişkinin mahiyetine dair çok sayıda değişik cevap kaydedilmiştir.
Modernleşme dönemiyle birlikte etkisi ve görünürlüğü daha da artan sekülerlik, din-ahlak ilişkisinin son iki asırda yoğun biçimde ve klasik dönemde görülenin aksine daha çok dinin aleyhine olacak şekilde tartışılmasına sebebiyet vermiştir. Uzun bir modernleşme tecrübesine sahip, bunun yanında sekülerlik seviyesi de gittikçe artan bir ülke olarak Türkiye'de de din-ahlak ilişkisi canlı tartışma alanlarından biridir. Ancak bu canlılık, akademik ve bilimsel düzeyde değil, daha ziyade popüler ve toplumsal düzeyde kendisini belli etmektedir. Başka bir deyişle, meseleyi tartışanlar özellikle din veya ahlak konusunda uzman bilim insanı, yahut düşünürler değil, daha ziyade, toplumun bu konuda özel uzmanlığı bulunmayan fakat dini yahut din-dışı yahut da ahlaki kaygıları olan kesimidir. Bu kesimin içinde hem üst düzey eğitime sahip fakat uzmanlığı başka alanlarda olan bilim insanları, hem sanatkarlar hem farklı meslekten eğitimli insanlar yer almaktadır. Ancak bu kesim, sahip oldukları tüm eğitim ve kültüre rağmen din-ahlak ilişkisi gibi çok yönlü bir yapıya sahip ve uzmanlık gerektiren bir mesele hakkında tartışma yürütürken -doğal olarak- çeşitli hatalara düşmektedir. Hiç kuşkusuz hata, düşünmenin ve bilimin ayrılmaz bir parçasıdır. Fakat buradaki hata, büyük oranda, hem yöntemsizlikten hem de problemi bir bütün olarak ele alamamaktan kaynaklanmaktadır.
Yöntem bahsini şimdilik dışarıda tutacak olursak, din-ahlak ilişkisi tartışmalarının zihni besleyici, ufuk açıcı ve sorun giderici sonuçlar üretememesinin başat sebepleri, tartışan tarafların meseleyi tamamen farklı yönleri ile ele aldıklarının ve birbirinden ayrı hareket noktalarından/ilkelerden yola çıktıklarının farkında dahi olmadan tartışmayı sürdürmelerdir. Dolayısıyla, aslında taraflar çoğu zaman aynı şeyi tartışıyor gözükseler de farklı şeyler tartışmaktadır. Haliyle bu da tartışmaların bir yere varamamasına sebebiyet vermektedir. Peki, taraflar bu din-ahlak ilişkisi meselesini ortak bir yön itibariyle ve ortak ilkelerden hareketle tartışsalar, o zaman tartışmalar ortak sonuç üretebilir mi? Tabi ki bunun bir garantisi olamaz. Ancak kesin olarak söylenebilecek şey, böylesi bir tartışmanın şu veya bu düzeyde bir fayda, ilerleme yahut zihin gelişimi üretebileceğidir.
Biz aşağıda, ülkemizde kimi zaman politik hesaplarla gündeme getirilen, kimi zaman kamuoyu önünde yaşanan toplumsal problemlerin tetiklediği fakat her daim hararetli biçimde sürdürülen bu din-ahlak ilişkisi tartışmalarını sağlıklı biçimde yürütebilmek için gereken zemini sağlamaya katkı sunabilecek bir tablo hazırladık. Bu çerçevede, aşağıdaki tabloda, din ve ahlak arasındaki ilişkiyi gerektiği biçimde tartışabilmeye imkan sağlayan olası farklı perspektiflere ve bu ilişkiye dair olası farklı cevaplara yer verilmektedir. Oldukça genel hatlarla hazırlanmış bu tablonun, din-ahlak ilişkisine ilgi duyan ve bu konuda okumaya, düşünmeye, yazmaya yahut tartışmaya niyetli genel okuyucu kitlesinin tartışma esnasında tam olarak nerede durduklarını fark edebilmelerine ve yürütecekleri tartışmalarda daha etkili sonuçlar alabilmelerine yardımcı olabileceği kanaatindeyiz. Tablo ayrıca, din-ahlak ilişkisi üzerine ileri düzey bir okuma yapma niyetindekiler için de bir zihin haritası sunabilir. Bu sayede fikrî pozisyonumuzu daha net belirleyebilir ve ilerleyeceğimiz yönü daha iyi tayin edebiliriz.
DİN VE AHLAK ARASINDAKİ İLİŞKİ SEÇENEKLERİ
|
A. Ahlaki Değerlerin Kaynağı Olarak Din
1. Din, ahlaki değerlerin tek kaynağıdır. Sonuç: Din, bir şeyin ahlakî değerini tek başına belirler.
2. Din, ahlaki değerlerin aslî kaynaklarından biridir. Sonuç: Din, bir şeyin ahlakî değerinin belirlenebilmesi için mutlaka başvurulması gereken kaynaklardandır.
3. Din, ahlaki değerlerin kaynaklarından biridir. Sonuç: Din, bir şeyin ahlakî değerinin belirlenebilmesi için başvurulabilecek kaynaklardandır ancak tek kaynak değildir.
4. Din, ahlaki değerlerin herhangi bir kaynağı değildir. Sonuç: Bir şeyin ahlakî değerinin belirlenebilmesi sürecinde dinin herhangi bir dahli bulunmamaktadır.
B. Ahlaklılığın Kaynağı Olarak Din
1. Din, ahlaki eylemlerin tek kaynağıdır. Sonuç: Ahlaklı olmak için dindarlık hem gerekli hem de yeterlidir.
2. Din, ahlaki eylemlerin asli kaynaklarından biridir. Sonuç: Dindarlık, ahlakî eylemlerin gerek şartıdır yani ön koşuludur ('Din' olmadan olmaz!), ama yeter şartı değildir yani tek başına yeterli gelmez. Ahlaklı olabilmek için dindarlık yanında başka şeyler de gerekir.
3. Din, ahlaki eylemlerin yardımcı kaynaklarından biridir. (Din, ahlakı destekler.)
i. Din, ahlaklı eylemleri emreder. Sonuç: Dindar olabilmek için ahlak gerektiğinden ötürü, dindarlık ahlaklılığı zorunlu olarak besler.
ii. Din ahlaklı eylemleri tavsiye eder. Sonuç: Dindar olabilmek için ahlak gerekmediğinden ötürü, dindarlık, ahlaklılığı zorunlu olarak beslemez, ama ahlaklı olmaya katkıda bulunur.
4. Din, ahlaki eylemlerin kaynaklarından biri değildir. Sonuç: Din ve ahlak birbirinden bağımsızdır; dindarlık ile ahlaklılık arasında herhangi bir ilişki yoktur. |
A. Dini İnancın Kaynağı Olarak Ahlak
1. Ahlak, dini inancın tek kaynağıdır. Sonuç: Ahlak, zamanla insanların dini inançlarına dönüşmüştür.
2. Ahlak, dini inancın aslî kaynaklarından biridir. Sonuç: Ahlak, dini inançların oluşumunda hayati bir rol oynamıştır.
3. Ahlak, dini inancın kaynaklarından biridir. Sonuç: Ahlak, dini inançların oluşumunda bir rol oynamıştır, ancak tek rol oynayan ahlak değildir.
4. Ahlak, dini inancın herhangi bir kaynağı değildir. Sonuç: Ahlak, dini inançların oluşumunda herhangi bir rol oynamamıştır.
B. Dindarlığın Kaynağı Olarak Ahlak
1. Ahlak, dinin kendisidir. Sonuç: Dindar olmak için ahlak hem gerekli hem de yeterlidir.
2. Ahlak, dini eylemlerin asli kaynaklarından biridir. Sonuç: Ahlak, dindarlığın gerek şartıdır, yani ön koşuludur (‘Ahlak' olmadan olmaz!), ama yeter şartı değildir yani tek başına yeterli gelmez. Dindar olabilmek için ahlak yanında başka şeyler de gerekir.
3. Ahlak, dini eylemlerin yardımcı kaynaklarından biridir. (Ahlak, dini destekler.)
i. Ahlak, dini eylemleri emreder. Sonuç: Ahlaklı olabilmek için dindarlık gerektiğinden ötürü, ahlaklılık dindarlığı zorunlu olarak besler.
ii. Ahlak dini eylemleri tavsiye eder. Sonuç: Ahlaklı olabilmek için dindarlık gerekmediğinden ötürü, ahlak dindarlığı zorunlu olarak beslemez, ama dindar olmaya katkıda bulunur.
4. Ahlak, dini eylemlerin kaynaklarından biri değildir. Sonuç: Ahlak ve din birbirinden bağımsızdır; ahlaklılık ile dindarlık arasında herhangi bir ilişki yoktur.
|