Suriye’de Zihinsel Dönüşüm: Devrimin Sessiz Cephesi

Suriye’de Zihinsel Dönüşüm: Devrimin Sessiz Cephesi

Suriye, son yıllarda tarihinin en derin kırılmalarından birini yaşadı. Uzun yıllar süren baskının ardından toplum, kendi kaderini yeniden şekillendirme iradesini gösterdi. Ancak bugün, bu büyük mücadelenin ardından ülkenin önünde sessiz ama çok önemli bir cephe daha var: zihinsel devrim.

Bir Rejimin Gölgesinden Çıkmak

Baas dönemi, sadece siyasi bir rejim değil, aynı zamanda bir düşünme biçimiydi. Altmış yıla yakın bir süre boyunca tek seslilik, merkezî otoriteye bağlılık ve bireyin geri plana itilmesi bir yaşam tarzına dönüştü. Bu yüzden bugün birçok Suriyeli, yeni bir döneme adım atmış olsa da, hâlâ eski alışkanlıkların izlerini içinde taşıyor. Kimi zaman bu izler, farkında olmadan yeniden sahneye çıkıyor: Örneğin bazı yerlerde geçmiş dönem liderlerinin ya da güçlü figürlerin fotoğraflarının yeni liderlerle yan yana kullanılması… Bu durum bir tercih değil, daha çok kolektif hafızanın inatçı bir yansıması. İnsan zihni, uzun süre baskı altında yaşadığında, güveni otoritede bulmaya alışır. Bu da psikolojik olarak anlaşılabilir bir durumdur.

Toplumun Psikolojik Mirası

Bir toplum, sadece geçmişini unutarak değil, onunla yüzleşerek iyileşebilir. Baas dönemi, bireyleri siyasetin dışına itmiş, toplumsal inisiyatifi zayıflatmıştı. İnsanlar konuşmaktan, sorgulamaktan çekinmeyi öğrendiler. Bugün özgür bir ortam doğsa bile, bu çekingenlik kolay kolay kaybolmuyor. Bu nedenle yeni dönemde yönetimin en önemli görevi, insanların kendi sözünü yeniden bulmasına imkân tanımak olmalıdır. Bu noktada psikoloji önemli bir açıklama sunar: Uzun süre baskı altında kalan birey, bir süre sonra korkuyu içselleştirir. Yani artık onu kimse susturmaz; o, kendi kendini susturur. İşte yeni dönemin en zor mücadelesi budur — insanların korkuyu içlerinden söküp atmalarına yardımcı olmak.

Yeni Dönemin Fırsatları

Bugün Suriye'nin elinde büyük bir fırsat var: Yıkılan sadece bir sistem değil, yeniden inşa edilebilecek bir bilinç zemini. Yeni yönetim, eğer bu bilinç dönüşümünü desteklerse, sadece siyasi değil, toplumsal bir yenilenmeye de öncülük edebilir. Bu yenilenme şu alanlarda inşa edilebilir:

-Eğitimde özgür düşünceye alan açmak: Yeni nesiller, sorgulamaktan korkmayan, fikir üreten bir anlayışla yetiştirilmeli.

-Kültürel kimliği yeniden tanımlamak: Suriyelilik, bir lider ya da ideoloji etrafında değil; adalet, merhamet ve ortak değerler etrafında tanımlanmalı.

-Eleştiriyi normalleştirmek: Eleştiri, düşmanlık değil; gelişmenin doğal parçası olarak görülmeli.

-Medya ve sanatın rolü: Yeni dönemde medya, kişilere değil fikirlere odaklanan bir üslup benimsemeli; lideri büyütmekten çok, toplumu bilinçlendirmeye hizmet etmeli.

-Psikolojik rehabilitasyon: Savaş ve baskı dönemlerinin ardından bireylerin toplumsal güven duygusu yeniden inşa edilmeli. Bu, sadece siyasetin değil, sivil toplumun da sorumluluğudur.

Liderlik Anlayışında Yeni Bir Sayfa

Suriye halkı uzun yıllar boyunca “güçlü lider” fikriyle yaşadı. Bugün ise halkın aradığı şey sadece güçlü bir lider değil; adil, mütevazı ve dinleyen bir liderlik modeli. Yeni dönemin en büyük başarısı, otoriteyi korkuyla değil, güvenle temsil edebilmek olacaktır. Bu anlayış yerleşirse, halk ile yöneticiler arasında gerçek bir güven ilişkisi kurulabilir.

Devrimin Sessiz Zaferi

Suriye devrimi sadece tankları durdurmakla değil, bir zihniyetle hesaplaşmakla da anlam kazanacaktır. Baas'ın yıktığı şehirler yeniden yapılabilir; ama onun insanın ruhunda bıraktığı izleri silmek zaman alacaktır. Bu süreç sabır, bilinç ve anlayış ister. Yeni yönetim eğer bu dönüşümü ciddiyetle ele alırsa, Suriye sadece siyasi olarak değil, insanlar bağlamında da özgürleşmiş bir ülkeye dönüşebilir. Gerçek devrim, silahların sustuğu, düşüncelerin özgürleştiği anda tamamlanacaktır. Suriye artık bu sessiz ama derin devrimin eşiğinde duruyor.