Ukrayna'nın En Kara Kışı

Ukrayna'nın En Kara Kışı

Karadeniz'in kuzeyinde kış aylarının ne kadar soğuk geçtiği herkesçe bilinir. Lakin Ukrayna halkının hafızasında kış mevsimi, meteorolojik olayların ötesinde acı ve zorluklarla özdeşleşmiştir. 1918'de Kruty'de Kızıl Ordu'ya direnirken donan üniversite öğrencileri veya 1933'te Holodomor'da milyonlarca köylünün Stalin'in dayattığı gıda kıtlığıyla öldürülmesi gibi… Bu travmaların kalıntıları henüz silinmemişken, Ukrayna halkı 2025 kışında bir kez daha 'varoluşsal soğukla' karşı karşıya. Üç seneyi aşan savaşa dair barış umutları, Batı'nın reel politik dönüşümü dolayısıyla yerini “yalnız bırakılma” endişesine bırakmış durumda.

Cephedeki Durum ve Yıpratma Savaşı

Ukrayna'da direniş romantizmi, yerini matematiğin acımasız soğukluğuna bırakmış durumda. Savaşın ilk yılında Batı medyasında uzun süre kendisine yer bulabilen "devasa Rus ordusunun lojistik çöküşü" ve “Ukrayna ordusunun kahramanca direnişi” anlatısı, 2025 kışında yerini Rusya'nın “silindir” stratejisinin kabulüne bırakmış durumda. Yeni medya sayesinde dünyanın anlık takip ettiği kriz; Donbas steplerindeki mücadelenin modern bir manevra savaşının çok ötesine geçti ve adeta II. Dünya Savaşı'nın siper cehennemi halini aldı. Stratejik açıdan değerli Pokrovsk ve Myrnohrad hatlarında direnen Ukrayna savunması, Rusya'nın insan gücü ve mühimmat üstünlüğü karşısında zorluk çekiyor. Enerji altyapısını hedef alan Rus füze saldırıları, Ukrayna'nın “yaşama iradesini” hedef alıyor. Karadeniz'de veya Rusya'nın iç bölgelerindeki hedeflere yönelik gerçekleştirilen stratejik operasyonlar, Ukrayna tarafına moral olsa da sahadaki gidişatı değiştirebilmekten çok uzak.  

Ukrayna için trajedinin öne çıkan boyutu ise kapatılamayan “insan kaynağı açığı”. Beş kat büyük nüfusu ve otoriter yapısıyla Rusya, kayıplarını ikame edebilirken; Ukrayna'nın nitelikli ve vatansever gençleri farklı cephelerde çoktan toprağa düştü. Bu gerçek geriye kalan savaşçıların yorgun ve daha yaşlı birliklerden oluştuğu anlamına geliyor. Ukrayna halkı artık sadece “Rusya” veya “kış şartları” ile değil, “moralsizlik” ile de savaşmak zorunda. Üstelik sahada olduğu gibi masada da işler Kiev'in lehine ilerlemiyor.

Zelenskiy'in Kartları Tükeniyor

Kiev'in kara kışının tek sebebi “Sibirya rüzgarları” değil. Savaş sürecini doğrudan etkileyen Batı desteği, son dönemde dağılmış durumda. Biden döneminde “gerektiği kadar” sloganıyla Kiev'in arkasında durma mesajı veren Amerikan dış politikası, Trump'ın oluşturduğu belirsizlikle yerini keskin ve acımasız bir reel politiğe bıraktı. Washington'dan bakıldığında Batı yanlısı liberal bir demokrasi olan Ukrayna'nın, otoriter Moskova'nın yayılmacı politikalarına direnişi, desteklenmesi gereken kutsal bir mücadele değil; kapatılması gereken riskli ve masraflı bir dosya. Şu bir gerçek ki Trump yönetimi Kiev'i “korunması gereken dostane ve mazlum bir müttefik” değil, idare etmek -hatta kurtulmak- gereken bir “yük” olarak görüyor. Oval Ofis'te kameralar önünde Zelenskiy'e yönelik “elinde kart yok” tutumunun yankıları bitmeden, Trump'ın 28 maddelik taslağı bunun en somut örnekleri. Ortaya konulan plan Kiev için bir kurtuluş reçetesi değil, aksine teslimiyetin ilamı. Zira Ukrayna halkının egemenliği adına savaştığı temel prensipleri hedef alıyor. Sızan detaylara göre Washington, Kiev'den “toprak karşılığı hayatta kalma” takasını kabul etmesini bekliyor. Bu, Kırım ve Donbas'ın kaybının fiilen kabulü, Herson ve Zaporijya'da cephe hattının sınır olarak donması ve Ukrayna'nın NATO üyeliği hayalinin süresiz olarak rafa kaldırılması çerçevesinde “diplomatik bir şantaj”.

Şunu da eklemek gerekir ki Washington'ın bu tavrının altında yatan geçerli bazı sebepler de yok değil. İşin maliyet hesabının ötesinde “demografik” bazı gerçekleri görmek gerekiyor. Nüfusu 30 milyonun altına düşen Ukrayna'nın, seferberlik havuzu kurumak üzere ve 145 milyonluk Rusya karşısında bölge coğrafyası da göz önünde tutulduğunda, bu savaşı uzun yıllar sürdürebilmesi pek mümkün gözükmüyor. Ordusunun tamamını yitirdiği senaryoda Zelenskiy'nin hiçbir pazarlık kozu veya “kartı” kalmayacak.

Zorlu mücadelesinde Kiev'in yanında duran Avrupa başkentleri için de işler iyi gitmiyor. Rusya-Ukrayna savaşında da siyasi dağınıklığını sürdüren Avrupa'nın, “endişeliyiz” açıklamalarıyla Rusya'yı durduramayacağının herkes farkında. Ukrayna'yı finanse etmek noktasında başarılı gösterilse de ABD'nin desteği olmadan cephede dengeleri değiştirmek imkansıza yakın. İkinci Dünya Savaşının bitişinden bugüne kadar güvenliğini ABD'ye taşere eden Avrupa da tıpkı Ukrayna gibi “terk edilmenin soğukluğunda” üşüyor ve “stratejik otonomi” hayalleri Ukrayna düzlüklerinde donmak üzere.

İç Cephedeki Kırılma - Zelenskiy İçin "Bahar" Ne Kadar Uzak?

Zelenskiy yönetimi için sadece cephede ve diplomaside değil, içeride de bazı riskler yükseliyor. Yıllardır devam eden savaş, Ukrayna toplumunda ve Kiev bürokrasisinde bazı grupları patlama noktasına getirdi. Rus saldırılarına karşılık verilen ilk yılındaki “ulusal birlik” ruhu, üçüncü kışa girilirken yerini sarsıcı bir toplumsal endişeye ve sınıfsal öfkeye bırakmış durumda. Ordunun içerisinden yansıyan bazı “bezginlik” ve “dağılma” sinyalleri, Zelenskiy'nin siyasi bir lider olarak baharı görüp göremeyeceği sorusunu zihinlere düşürüyor. Cephede kurşun atan askerlerin de sokakta gezen vatandaşın da bu sonu gelmeyen savaşa çok fazla sabrı kalmamış gibi görünüyor. Bu noktaya gelinmesinde adeta “insan avına” dönüşen seferberlik uygulamaları büyük pay sahibi. Askere Alma Merkezleri görevlilerinin sivil vatandaşları sokak ortasında minibüslerle kaçırdığı görüntüler, toplum ile Zelenskiy arasındaki birlik ve güven sözleşmesini adeta parçaladı. Gençler evlerinden çıkmaya korkuyorlar ve yakalanmamak için sosyal medyada Askere Alma Merkezleri görevlilerinin konumları paylaşılıyor. Zengin ailelerin çocuklarının rüşvetle askerden kaçırıldığı iddiaları da eklendiğinde ordu, “vatan savunucusu” olmaktan çıkıp, zorla ölüme gönderilen mazlum gençler yığını halini alıyor.

Cephedeki ordunun motivasyonu da büyük ölçüde azalmış durumda. Fısıltılar artık daha yüksek sesle konuşuluyor ve bu çözülme süreci cephedeki subayların, Kiev'deki siyasi elitlere yönelik tutumunu derinden etkiliyor. Yetersiz mühimmat ve rotasyon şikayetlerinin ortasında Rus ordusuyla mücadele etmeye çalışan askerler, Kiev'de patlak veren yolsuzluk skandalları ve lüks yaşam görüntülerini izlediklerinde, haliyle motivasyonları kırılıyor. Böylesi bir dönemde doğal olarak Zelenskiy'nin hamleleri de daha sert sorgulanmakta. Askeri gerçeklikten kopuk, sürdürülebilir Batı desteğini sağlayamayan ve diplomasideki itibarını yitiren Zelenskiy artık tartışılmayan bir kahraman değil. Zira savaşı bitiremediği gibi barışa yönelik yaklaşımı da savaştan bunalan toplum ve ordu tarafından eleştiriliyor. Sıkıyönetim dolayısıyla anayasal görev süresinin dolmasına rağmen seçimlerin yapılamamış olması, meşruiyet konusunun daha yüksek tonda tartışılmasını beraberinde getirebilir. Kiev'in, Trump planı gibi kötü bir barış anlaşmasını kabul etmesinin getireceği toprak kayıpları ya da Avrupa'nın gereken cephe desteğini sağlayamaması gibi unsurlar, Zelenskiy'nin aleyhine dönecek tartışmaları alevlendirecektir.

Tüm bu gerçekler ışığında Zelenskiy için “baharı görmek”, sadece takvimdeki değişim ya da çiçeklerin yeniden açtığı bir tarih değil; bir askeri darbe riskinden, toplumsal bir protesto dalgasından, muhtemel bir seçim yenilgisinden veya zoraki bir istifadan kaçıp kaçamayacağının testi olacak.