Tarihi rakamlarla değil, hakikatle okumak gerekir. Tarih, bağlamından koparıldığında hakikati değil, polemiği üretir. Hz. Aişe'nin (r.a.) evlilik yaşı etrafında bugün yapılan tartışmalar da tam olarak bunu göstermektedir. Bazen tarihe bugünün gözlükleriyle bakar, sonra da onu anlamadığımız için yargılarız. Hz. Aişe'nin (r.a.) evlilik yaşı etrafında son yıllarda yeniden alevlenen tartışmalar, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Asırlar boyunca ne İslam âlimlerinin ne de Hz. Peygamber'in (s.a.v) en sert muhaliflerinin gündemine girmeyen bu mesele, modern dönemde farklı niyetlerle yeniden dolaşıma sokulmuştur. Oysa meseleye soğukkanlı, tarihsel ve bütüncül bakıldığında tablo son derece açıktır.
Hz. Hatice'nin (r.a.) vefatından sonra Hz. Peygamber'in (s.a.v) Sevde bint Zem‘a (r.a.) ile evlenmesi, bugün bile sosyal yönü çok net görülebilen bir evlilikti. Yaşı ilerlemiş, dul ve himayeye muhtaç bir hanım; yetim kalmış çocuklar ve zor bir Mekke ortamı… Bu evlilik, aileyi ayakta tutan, koruyucu ve merhamet merkezli bir tercihti. Ardından Hz. Peygamber (s.a.v), daha önce Mekke'de nişanlanmış olduğu Hz. Aişe ile hicretten sonra evlendi.
Hz. Aişe (r.a.), sıradan bir isim değildir. Zekâsı, güçlü hafızası ve ilmî dirayetiyle sahabenin dahi danıştığı bir otorite olmuştur. İki binden fazla hadis rivayet etmiş, fıkıh, ibadet ve aile hukuku alanlarında adeta bir okul vazifesi görmüştür. Böyle bir şahsiyetin hayatı, yalnızca rakamlarla tartışılamaz.
Peki, Hz. Aişe'nin (r.a.) yaşı neden bugün bu kadar konuşuluyor? İlginçtir ki bu evlilik, Hz. Peygamber'in en azılı düşmanları tarafından bile eleştiri konusu yapılmamıştır. Ne Ebû Cehil, ne Ebû Süfyan, ne de fırsat kollayan münafıklar bu evlilik üzerinden bir ithamda bulunmuştur. Çünkü ortada problem oluşturacak bir yaş meselesi yoktu ve o günün toplumsal yapısında bu evlilik, ne garip ne de problemliydi.
Hadis kaynaklarında geçen “altı yaşında nişan, dokuz yaşında evlilik” ifadeleri ise, modern zihnin alışık olduğu kesin takvim bilgileri değildir. O dönemde yıl esaslı bir yaş tespiti yoktu; olaylar başka olaylarla kıyaslanarak hatırlanıyordu. Asıl gözden kaçırılan nokta şudur: Hz. Aişe (r.a.), Peygamber (s.a.v) hanımlarının tamamı içinde en genç olanıdır; bu da onun yaşının “küçük” olarak algılanmasına yol açmıştır. Oysa diğer hanımların tamamı dul, çoğu çocuklu ve hayatın ağır yüklerini taşıyan kimselerdi. “genç” olmak, “çocuk” olmak anlamına gelmemektedir.
Üstelik bu evliliğin çok açık bir hikmeti vardır. Hz. Aişe (r.a.), peygamber hanesinde yetişmiş; aile hayatına, ibadete, ahlaka ve özellikle kadınlara dair dini bilgileri en sahih biçimde ümmete aktarmıştır. Bugün aile hayatına dair fıkhî meselelerin önemli bir kısmını onun rivayetlerinden öğreniyoruz. Bu, tesadüf değil, ilahî bir takdirdir.
Sorun Hz. Aişe'nin (r.a.) yaşı değil; sorunumuz, tarihi bağlamından koparıp bugünün değerleriyle mahkûm etme alışkanlığımızdır. Her toplumun, her çağın kendi gerçekleri vardır. Bu gerçekleri görmeden yapılan her tartışma, hakikati değil önyargıyı besler.
Belki de asıl sormamız gereken soru şudur: Hz. Aişe'nin (r.a.) yaşı değil, onun ilmi, ahlakı ve ümmete bıraktığı miras neden yeterince konuşulmuyor?
Burada durup şunu sormak gerekir: Hz. Aişe (r.a.) kimdir? O, sadece bir “yaş tartışmasının” nesnesi değildir. O, sahabenin danıştığı bir âlim, iki binden fazla hadis rivayet eden bir muhaddis, İslam aile hukukunun en önemli aktarıcılarından biridir. Böyle bir şahsiyetin hayatını tek bir rakama indirgemek, hem tarihe hem de akla haksızlıktır.
Hz. Aişe'nin (r.a.) Yaşı Meselesi: Tarihi Rakamlarla Değil, Hakikatle Okumak
Neden Hz. Aişe'nin Evlendiğinde 17–18 Yaşlarında Olduğu Söylenebilir? Bu kanaat, modern bir zorlama değil; tarihî verilerin birlikte okunmasının doğal sonucudur. Meseleyi birkaç madde hâlinde ele alalım:
- İlk Müslümanlar arasında yer alması
Siyer ilminin en önemli yazarı İbn İshak, Hz. Aişe'yi (r.a.) ilk iman edenler arasında zikreder. Bu durum, onun bi‘setin ilk yıllarında iman edecek bir idrak ve bilinç yaşında olduğunu göstermektedir. Dört-beş yaşındaki bir çocuğun bilinçli imanından söz etmek tarihsel gerçeklikle bağdaşmaz.
- Daha önce nişanlanmış olması
Hz. Aişe (r.a.), Hz. Peygamber'den (s.a.v) önce Cübeyr b. Mut‘im ile nişanlanmıştır. Bu nişanın İslam'ın gizli davet döneminde yapılmış olması, onun bu dönemde evlilik çağına yakın bir yaşta bulunduğunu göstermektedir. Bu durum, bi‘setten sonra doğduğu iddiasını çürütmektedir.
- Ablası Esma bint Ebû Bekir'in yaşı
Kaynaklar, ablası Hz. Esma'nın (r.a.) hicret sırasında 27 yaşında olduğunu belirtir. Hz. Aişe'nin (r.a.) ondan yaklaşık on yaş küçük olduğu bilinmektedir. Buna göre Hz. Aişe (r.a.), hicret yılında en az 17 yaşındadır. Hicretten sonra evlendiği dikkate alındığında, evlilik yaşının 17–18 olması kuvvetle muhtemeldir.
- Ağabeyi Abdurrahman ile yaş farkı
Aynı anne ve babadan olan ağabeyi Abdurrahman'ın Bedir Savaşı sırasında 20 küsur yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Aynı anne ve babadan olan kardeşler arasında on yıla yaklaşan bir yaş farkı, o dönemin toplumsal şartlarında oldukça zayıf bir ihtimaldir. Bu da Hz. Aişe'nin (r.a.) bi‘setten önce doğmuş olma ihtimalini güçlendirmektedir.
- Mekke dönemine dair güçlü hatıraları
Hz. Aişe (r.a.), Fil Vakası'ndan, Habeşistan hicretinden, gizli davet dönemindeki ibadetlerden ve Cahiliye Mekke'sine ait kültürel unsurlardan detaylı biçimde söz etmektedir. Bu tür hatıralar, olayları anlayıp yorumlayabilecek bir yaş olgunluğunu gerektirir.
- Uhud Savaşı'ndaki rolü
Uhud gibi son derece zorlu bir savaşta Hz. Aişe'nin (r.a.) yaralılara su taşıması, onun bedenen ve zihnen olgun bir birey olduğunu göstermektedir. Bu savaşta erkeklerden bile ancak belirli yaş ve olgunluktakilere izin verilmiştir.
- İlmî yetkinliği ve sosyal duruşu
İfk hadisesindeki tavrı, fıkhî meselelerdeki derinliği ve Hz. Peygamber'in (a.s.) vefatından sonraki aktif rolü, onun çocukluk değil, olgunluk çağında bir şahsiyet olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
O Hâlde Hadislerde Geçen Sayılar Ne Anlama Geliyor?
Hz. Aişe'nin (r.a.) kendi beyanlarında geçen altı, yedi veya dokuz yaş ifadeleri, modern anlamda kesin tarih tespiti olarak okunmamalıdır. O dönemde takvim esaslı yaş hesapları yoktu; yaşlar genellikle hisse, bedensel görünüme veya kişisel algıya dayalı olarak ifade ediliyordu. Bu nedenle bu rakamları mutlak biyolojik yaş olarak almak, tarih metodolojisi açısından sorunludur.
Üstelik Hz. Aişe'nin (r.a.) fiziksel olarak zayıf yapılı olması, kendisini “küçük” hissetmesine yol açmış olabilir. Nitekim Benî Mustalik Gazvesi'nde hevdecin hafifliğinden dolayı içinde olduğu fark edilmemiştir.
Son Söz Yerine
Meseleye bütüncül bakıldığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Hz. Aişe'nin (r.a.) evlilik yaşı kesin bir rakamla tespit edilemese de, bu evliliğin altı ya da dokuz yaş gibi çok erken bir dönemde gerçekleşmediği açıktır. Tarihî veriler, onun 17–18 yaşlarında evlendiği kanaatini güçlü biçimde desteklemektedir.
Ancak belki de daha önemlisi şudur: Hz. Aişe'nin (r.a.) değeri, yaşıyla değil; ilmiyle, ahlakıyla ve ümmete bıraktığı mirasla ölçülmelidir. Bugün hâlâ onun rivayetleriyle ibadet ediyor, onun aktardıklarıyla aile hayatımızı düzenliyoruz.
Tarihi savunma refleksiyle değil, hakkaniyetle okuduğumuzda; rakamlar değil, hakikat konuşur.
KAYNAKLAR
İbn İshak, Sîretu İbn İshâk, thk. Süheyl Zükkâr, (Beyrut: Dâru'l-Fikr, 1398/1978)
İbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-kebîr (eṭ-Tabakātü'l-kübrâ), (Beyrut: Dâru Sâdır, 1968).
Buhâri, el-Câmiu's-sahîh, (Dâru Tavki'n-Necât, 1422).
Şiblî Nu'mânî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saâdet, Çev. Ömer Rıza Doğrul, (İstanbul: Eser Neşriyat, 1928).
Rıza Savaş, “Hz. Aişe'nin Yaşıyla İlgili Farklı Bir Yaklaşım” D.E.Ü.İ.F. Dergisi, s. 19, y, 1995, 139-144.