YENİ DİASPORA CENNETİ TÜRKİYE
Diaspora kelimesi kökeni itibariyle dilimize Fransızca’ dan girmiş bir kelimedir. TDK sözlükte anlamı itibariyle “Herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer”, “Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu, kopuntu.” Şeklinde tanımlanmıştır. Diaspora kelimesi TDK sözlükte üçüncü bir anlam olarak ise “Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları, kopuntu” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlama aslında tarih boyunca Diaspora kelimesine anlam kazandıracak tarihe ve organizasyona sahip olan en ciddi grubun Yahudiler olması hasebiyle Diaspora kelimesiyle Yahudilerin bütünleşmiş olmasını ortaya koymaktadır.
Bir grubun Diaspora olarak tanımlanabilmesi için kökeninin dışında, farklı bir ülkede yaşayan ortak tarih, kültür ve vatana sahip insanların örgütlü bir biçimde varlıklarını muhafaza etmesi, ana vatanlarıyla ilgili bir geçmişleri ve gelecek planlamalarının olması, anavatanlarıyla olan ilişkilerinin devam ediyor olması ve dolayısıyla yaşadıkları ülkeye bir aidiyet bağlarının bulunmaması gerekmektedir.
- Dünya savaşından sonra tüm dünyada kimisi zorunlu kimisi gönüllü göç dalgalarından oluşan bir süreç başlamış ve özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin önce Afganistan sonra ise Irak’ı işgal etmesiyle yaşanan işgaller ve bu işgallerin sebep olduğu süreçler bölgede yoğun bir göç hareketliliğine sebep olmuştur. 2010 yılında başlayan Arap Baharı rüzgârı ile bölgede başlayan siyasi ve askeri iç çatışmalar sonrasında ise yeni bir göç dalgası başlamış ve bu siyasi göçmenler, göç ettikleri ülkelerde ana vatanlarına geri dönmek için çeşitli organizasyon ve faaliyetlere başlayarak yeni Diasporaların ortaya çıkmasını sağlamışlardır.
- 1492’de İspanya’dan gelen Yahudi göçü,
- 1672 Thököly Ayaklanması’nın ardından matbaacılığın öncüsü İbrahim Müteferrika ile itfaiyeciliğin öncüsü Kont Ödön Seçenyi (Seçenyi Paşa)’nin ve 1699 yılında Macar Kralı Thököly Imre ve eşinin Osmanlı İmparatorluğuna iltica etmeleri,
- 1709 yılında İsveç Kralı Şarl’ın beraberindeki yaklaşık 2 bin kişilik grupla birlikte Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,
- 1718 Pasarofça Antlaşması’nın ardından Macar Kralı II. Rakoczy Ferenc’in Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,
- 1830 Polonya İhtilali’nin liderlerinden bugünkü Polonezköy’ün kurucusu Prens Adam Czartorski’nin 1841 senesinde Osmanlı İmparatorluğu’na iltica etmesi,
- 1848 Macar Özgürlük savaşını kaybeden Prens Lajos Kossuth ve yaklaşık 3 bin Macarın 1849’da Osmanlı İmparatorluğu’na gelmeleri,
- Farklı istatistiki veriler bulunmakla birlikte 1864 senesinde ise Rus ordusundan kaçan yaklaşık 1 milyon Kafkas nüfusun Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kabul edilerek, Balkanlar’a ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmesi (Çerkez Sürgünü).
- 1917 Bolşevik İhtilali’nin ardından Vrangel’in yaklaşık 135 bin kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğundan koruma talep etmesi.[1]
- 1922-1938 yılları arasında Yunanistan’dan 384 bin kişinin,
- 1923-1945 yılları arasında Balkanlar’dan 800 bin kişinin,
- 1933-1945 yılları arasında Almanya’dan 800 kişinin,
- 1988 yılında Irak’tan 51.542 kişinin,
- 1989 yılında Bulgaristan’dan 345 bin kişinin,
- 1991 yılında I. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’tan 467.489 kişinin,
- 1992-1998 yılları arasında Bosna’dan 20 bin kişinin,
- 1999 yılında Kosova’da meydana gelen olaylar sonrasında 17.746 kişinin,
- 2001 yılında Makedonya’dan 10.500 kişinin,[2]
- Nisan 2011- Ekim 2021 arasında Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre 3.723.674 kişinin Türkiye’ye gelişi.
- Irak: 155.780
- Türkmenistan: 119.575
- Suriye: 100.967
- İran: 89.152
- Özbekistan: 65.458
- Rusya Federasyonu: 61.843
- Azerbaycan: 58.001